12 Aralık 2013 Perşembe

Kadının Özgürleşmesi Bahsinde Erkeklerin Cinliği

Kadın hakları ile ilgili tezlerde genel olarak bir terminoloji sorunu var. Kadının talep ettiği hangi hakkı insan hakları başlığında değerlendiremiyoruz? Feminizm kendi içinde tutarlı mıdır? Bu ve benzeri, daha önce defalarca sorulmuş onlarca soruyu düşüneduralım. Çünkü kadın haklarına, bu sorular üzerinde bile yeterince düşünmeden karşı çıkan erkek, kendi ekmeğinin peşindedir. Davranışlarında bir erdem değil, kişisel çıkarlar aranır. Bu mesele zaten sabit. Üzerinde konuşmaya bile değmez.

Şimdi gelelim kadın hakları savunucusu erkeğe. Bütün genellemeler gibi, bu da geneli bağlar. İstisnalar müstesna. Biz bin yıldır kadının çakallığından, saman altından su yürütme yeteneğinden, kafasında kırk tilki gezdirip kırkının da kuyruğunu birbirine değdirmeme ehliyetinden bahsettik durduk. Ama artık aydık ki erkek de az değil.

Her varlık zıttı ile kaimdir ve talep ederken kullanılan isim, zıttına vurgu yapar. Kadın hakkı talep ediliyorsa, erkekten talep edilmelidir. Kadının aldığı her hak, erkekten eksilmelidir. Bir cins diğerinin kendi üzerinde kurduğu baskıya isyan ediyor ve hakkını arıyorsa, aldığı hak diğer cinsin işine gelebilir mi?

Ama erkek, çakalın şahı değil şahbazıydı. Tüm şartları hazırladı. İşi öyle bir hale getirip kadını özgür bıraktı ki kadının talepleri erkeğin işine gelir oldu. Öncelikle kadınları bir güzellik yarışına soktu. Şimdi kadınlar bu yarışa gönüllü giriyorlar. Bir şekilde bu yarışa girmeleri engellenen diğer kadınların hakkını arıyorlar. Yani diyorlar ki "Kadının güzelleşme hakkı var". Yetmiyor, kadının özgürlük mücadelesini, bedenini kendi rızasıyla pazara açma hakkıyla somutlaştırıyorlar. Malum örgüt (Bu da "yayıncı kuruluş" gibi oldu ya neyse) feminist eylemlerini çıplak yapıyor. Ben bir tane erkek görmedim ki bu eylemlerden rahatsız olsun. Şaka yollu destekleyenleri geçtim, bu ve benzeri örgütleri bilfiil destekleyen erkekler de var. Tuhaf mı? Değil tabi. Erkekler açısından değil. Batı ülkeleri üç günde bu medeniyet seviyesine yükselmedi. Yılların birikimi var. Kadın vücudunun ortaya çıkarılması, Avrupa açısından çok büyük bir adımdı. Çünkü vaktiyle kadın, Doğu toplumlarında yaşadığı giyim-kuşam ikilemini Batı'da da fazlasıyla yaşıyordu. İşte erkek o anda devreye girdi, allem etti kallem etti, hem kadını "özgürleştirerek" mutlu etti, hem de yedi kat kıyafetin içindeki kadının vücudu hakkında tahmin yürütmeye çalışmaktan kurtuldu.

Hülasa erkek,  kadın özgürlüğünü, temel insan hakları ekseninden ne kadar kaydırırsa o kadar işine geliyor. Güzel bir vücuda sahip olma, makyaj yapma, güzel kokma ve tüm bunlar neticesinde oluşan eseri mümkün olduğunca çok kişiye gösterme "hakkını" erkeğe rağmen değil, erkeğin memnuniyetiyle tesis ettiğini bilmek gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder