20 Aralık 2013 Cuma

Zengin Övmek

Dışarıda çalışamayacağımı anladığımda iş işten geçmemişti. Henüz 30 yaşında değildim. Bir miktar para batırırsam, çalışıp borcumu ödemeyi gözüm kesiyordu. Ama o parayı batırmak için bile, bir yerden bulmak zorundaydım.

İşte bu noktada karşıma çıkan “Kosgeb Yeni Girişimcilik Eğitimi” için Kemerburgaz Üniversitesi binasındaydım. Bende kesinlikle girişimci hamuru yoktu. Hırslı değildim. İş yerime kurumsal bir kimlik oturtmak umrumda bile değildi. Zengin olmak istemiyordum. Sadece kendi başıma çalışmak istiyordum ve bu eğitimin sonunda Kosgeb bana gereken şartları sağlayacaktı. Ya da ben öyle sanıyordum.

Sınıf oldukça renkliydi. Hemen herkes, yapacağı işin uzmanıydı. Bambaşka insanlar tanıyor, yenilikçi fikirler ediniyordum. Menemen salonu açmak isteyen kızla, modaya yeni bir soluk getireceğini söyleyen ablanın “Türkiye’nin geleceğinde parlaması beklenen sektörler” konulu tartışması, “aslında merkezi bi yerde büfe açacaksın” sonucuna bağlanıyordu. Eğitimin ilk günleri, seçtikleri sektörü öve öve bitiremeyen kursiyerler, daha bir hafta geçmeden, fikirlerini değiştirmeye, başka iş kollarına yönelmeye başlamışlardı.

Kendilerinden bahsederken birbirleriyle yarışan kursiyerler, derslerde işlenen konular karşısında önce ne yapacaklarını bilemediler. Güzellik salonu açacak olan hanım kız, bu durumu ağzından “yaa ıma biz ekonomist diyiliz ki yaani sonuçta” diyerek kaçırmıştı. Hoca da baktı ki dikkatleri bu eften püften konulara bile odaklayamıyor, huzuru sınıfı konuşturmakta buldu.

Hoca da benim kadar biliyordu ki bizim gibi 30 tane dar gelirliyi konuşturacak tek bir konu vardı : Zengin övmek. Hoca videoyu açtı. Ekranda önce yerli girişimcilerin gözbebeği Ali Sabancı belirdi. 10 dakikalık güzelleme esnasında, gerek yakın çevresi, gerek Pegasus Airlines camiası, gerek diğer girişimciler Ali Sabancı’nın ne yaman bir insan olduğunu anlattı. İşte karşımızda bir zengin, üstelik sıfırdan başlamış. Bunu gören kursiyerlere şöyle bir göz attım. Herkes çok mutluydu. Herkes ekranda kendisinin, kısa boylu, tıknaz ve yuvarlak gözlüklü halini görüyordu adeta. Günü geldiğinde hepsi bu ekrandaki adam gibi olabilirdi. Bu his, o adama karşı olan sevgilerini bir anda kamçıladı. Hocanın söz vermesini bile beklemeden ayağa kalktı en cevval atakan olanları ve başladı Ali Sabancı’yı övmeye. Çocuk övgüyü uzattıkça, diğer kursiyerlerde bir tedirginlik baş gösterdi. Herkes çocuğa “yeter kardeşim, bize övecek bir şey bırakmadın” der gibi bakıyordu. Sonra diğeri aldı sazı eline ve sonra da diğeri. Bu böyle bütün sınıf Ali Sabancı’yı övene kadar devam etti. Sıfırdan bir Boeing filosu kurmak nasıl mümkün olur, Sabancı’yı öven kursiyerin soyadı ne, bu soyad hangi bankada kaç liralık kredi çıkarttırabilir? Bu soruların hiçbir önemi yoktu. Bıyıklarımı burarak sırıtmaya devam ettim. Zira sırada girişimciliğin şahı değil, şahbazı vardı.

Steve Jobs ekrana gelir gelmez, herkes övgüleri düşünmeye başladı. “Beyaz kulaklık” meselesini övmek önemliydi. Bir insana yenilik ve inovasyondan anladığını belli etmenin yolu, Ipod’un beyaz kulaklığını övmektir. Nasıl ki Xavi ve Iniesta’yı övüp, Sabri Sarıoğlu ile dalga geçenlerin tam bir futbol duayeni olduğunu anlıyorsak, iş dünyası için de beyaz kulaklık turnusol işlevi görüyordu. İlk sıralarda söz alanlar, hemen iphone’un müthiş tasarımını ve beyaz kulaklığı övdü. Sonlardakilere fazla bir şey kalmamıştı. Tekstilci abla, “bi kere tarz sahibi adam, giydiği kazak filan belli ediyor yani” şeklinde uzmanlığını da ortaya koyan bir övgü getirdi. Mango firmasının ismindeki muhteşemliği övmekle kursu geçiren diğer iki tekstilciden birisi kulağıma eğildi, “sen neden Steve Jobs’ı övmüyorsun?” dedi. “Ben evden çıkmadan övmüştüm. Daha yeni övdüm de geldim” dedim. Anlamadı. Mango firmasının ismini övmeye devam etti. O konuştukça etlerim sökülüyordu ama nazikçe kafa sallıyordum. Bir gün hayallerini gerçekleştirecekti. Öncelikle buna kendisi inanmalıydı. Kurumsal kimlik ve sosyal medyayı etkin kullanmak çok önemliydi. “Bir gün” diyordu, “bir gün çok zengin olacağım”. Olamadı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder